virane
virane
Bir viraneydi bu kez önünden geçtiğimiz kapı..Etraf çöplerle dolu.Kapının kendisi de çöpten bir kapı misali durmuş orada..
Evimizin önüne kimsenin çöp atmasını istemeyiz..Evimizin önü temizdir..Sürekli temizleriz çünkü..
Ama sahipsiz kaldığında evler ve kapılar, böyle viraneler oluyorlar. Sahipsizlik ne kötü !..
Sahibi olduğumuz, yahut devraldığımız bir "emanet"i başıboş bıraksak böyle bir manzarayla karşılaşacağız işte..
Bir sokağın, "selam vereni" olmak kadar basit bir örnek olsun mesela..Selam vermeyi kestiğimizde, işte böyle virane bir kapı bırakacağız belki geride..
Bakımını üstlendiğimiz bir bitki yahut hayvana bakmadığımızda yine böylesi bir tablo çıkacak karşımıza..
Doğruluk, dürüstlük gibi erdemlerimizin sahibi olmaktan vazgeçtiğimizde de, kişiliğimizde oluşacak görüntü buna benzeyecektir yine..
İşte bir virane resmi bu..
Bu virane resmiyle, geriye dönüp orda burda bıraktığımız viranelerin görüntülerini görmeye çalışıyorum..
Hayal dürbünüm yine elimde..
Yine uzakları gösteriyor.
Yine bir kapı açılıyor, bir "kapı"dan..
Fotoğraf: Aşk-ı Beka
Yer: İstanbul
Tarih: Bereketli yaz günleri
2006